20 Temmuz 2010 Salı

yeniden...

Kalp yıpranmış,
Kalp sorguluyor.

Bir var, bir yoklarla,
şaşırıp duruyor,
bir varmış, bir yokmuş...
olmasın diye dua ediyor.

ve Murathan Mungan'a sığınıyor:

" Hiçbir yeniden kolay değildir..."

18 Haziran 2010 Cuma

ASLA

YÜZ KEZ DİNLESEM SIKILMAM BU ŞARKIYI
YÜZ BİN KEZ BAKSAM YÜZÜNE, ONDAN DA SIKILMAM Kİ...

BİR TANE DAHA VAR!
BU NE KADR ŞOK EDİCİ, NE KADAR MUTLU EDİCİ, NE KADARİÇ YAKICI, NE KADAR VURUCU BİLİYOR MUSUN?

BENDEN BİR TANE DAHA VAR, BU DUNYADA BİR TANE DAHA VAR!

TIPATIP AYNI SEYLERİ SEVMESİ DEGİL MEVZU,
EVET COK BENZER GUZELLİKLERİ FARK EDİP BENZER MUTLULUKLAR DUYUYORUZ,
AMA ASIL MEVZU BİR GÜZELLİKTEN BENZER RUH HALLERİNE GİRİYOR, AYNI TONDA, AHENKTE ZEVK ALIYORUZ...

İÇ TİTRETİCİ VE AĞLATICI...

UNUTULMUŞ
YAŞANMAMIŞ ŞEYLER BİR ARADA...

23 Mayıs 2010 Pazar

Duygu-beyin-mantık-kalp silsilesi ve savaşları

Beklemese daha iyi değil mi artık...
İçimdeki binbir sese söz geçirmek ne kadar zor bir bilse...
Her sey daha acık, daha net olsa???
Ben kendi kendime savaş vermesem artık...
Güzellikler ortak, alınan keyfler ortak, mutluluk ortak...
Devamı bunları birlikte paylaşmak olsa, güzel olmaz mı?

9 Mayıs 2010 Pazar

Güzel şarkılar paylaşılsın da daha da güzelleşsin

lilly allen:
http://fizy.com/#q/it's+not+fair

texas-summer sun:
http://fizy.com/#s/150lxh

Bu imam yanıyor bre! :)

Sevgili umut sarıkaya, sagolsun varolsun, yüzüme bir gülücük konduruyor hiç yoktan...

Başlıgımı ona ithaf ediyorum ve alakasız bir konuya atlıyorum, kısa Anadolu hikayalerine gönderme falan yapmadan...

Hızır Baba beni gördüğüne dair bir işaret gönderdi dün, bu heyecanlanayım mı, hoşlanayım mı, ne hissedeyim bir türlü bilemedim diyen nanemolla kalbim dün heyecanla çarptı, cok begendi yahu onu :)

Dilek hala aynı, kısa ve öz ve tek..
Hızırım Babam, devamını da getir su işin gözünü seviim

6 Mayıs 2010 Perşembe

hızır baba hızır gibi mi bakalım

Vallahi Hızır Baba,

Geçen sene , önceki sene destan yazdım sana, galiba cok uzun oldu diye pek çogunu atladın.
Bu sene tembihliyim, kısa ve öz tuttum dileğimi...

Bekliyorum,
Bu sene beni es geçme, hatırım kalacak yoksa ! :)

5 Mayıs 2010 Çarşamba

ilkbahar- ilkbeyaz

Çok özenmiştim, çok sevmiştim beyazlarını bahçedeki tomurcuklu ağacın...
Tek başına, demir çitleri aşmış da gelmiş, hem gözümü okşuyor, hem harika kokusuyla baharı müjdeliyordu...
En sevdiklerimle paylaşmıştım deli gibi...
Hatta en en en sevdiklerimden birtanesine göstermiştim; dalları bile birlikte koklamıştık da mutlu olmuştuk güzelliğiyle...

İlkbahar geldi işte,

Ve bugün tam da Candan Erçetin'in "Bahar" şarkısını mırıldanıp dururken, onu keşfettim!
tam orada, tam ortada...
İlk beyaz saçım!

Hemen kestim bir makasa yapışıp da, ama içime bir kurt düştü ya, daha detaylı bakmaya basladıkça, bir degil, 2 degil, 10-15 tel aralara serpiştirilmiş beyazın bana baktıgını görüyordum işte!

Sen misin çok seven beyazlarını baharın...
Al o zaman sana da tomurcuklanmaya baslayan beyazlar tam da bu baharda...

Ben beyaza razıyım da, bari o yalnız agacımız gibi beni de koklayacak "O" gelsin, baharıma yetişsin telaşındayım sade...

18 Mart 2010 Perşembe

başlıksız

kalbim yorgun,
kalbim boş...
ben seni sevmiştim...tenini, kokunu sevmiştim...
yataga dökülen kıllarını bile sevmiştim ulan...

kahretsin ki sevgiye çok çok çok ihtiyacım var.
ama seninkine degil artık işte...
çok geç çok...

15 Mart 2010 Pazartesi

O

Eger bir enerjinin gücüne inanıyorsam, bu kez de yine aynı gücün buluşmamıza sebep oldugunu düşünüp , durumu farklı yorumlayıp, bu "O" değil kanısına da varabilirim.
Uzatmayayım, daha fazla enerji geyiği de yapmayayım, buluşmadık, görüşmedik. Konser tarihini yanlış hatırladı, ben gerçek konser tarihinde sehir dısında olmak durumundaydım ve bam!
yine çok bilinmeyenli bir denklem seklinde, çözümlenmesi gereken pek cok soru işaretli yanı ile, bilinmez bir zamana dek pek de umurumda olmadan yine silikleşti gitti...

Her gün atlattım, aaa zaten günlerdir de düşünmemişim, simdi düşününce, onu ne zamandır düsünmediğimi anladım derkeeen, bu sabah yine birden bire onunla dolu uyandım.
Aylar oldu görmeyeli, çekti gitti işte ama yok.. Hala bu beyin fazlaca detaylara bogularak calıstıgından, fazlaca kendini baskalarının yerine koyup duydugundan ve onu da tanıdıgdan emin oldugundan, şimdi gidemese ve bu kazıgı atmasa, bundan sonrasının bir cıkmaz oldugunu, bana daha büyük bir haksızlık olacagını biliyordu.
farklı hayalleri ve planları, daha büyük hedefleri olan bir kadına, o yolda yürürken simdi cekilerek daha büyük bir iyilik yapacagını düşündü zahir...
offf

28 Şubat 2010 Pazar

nerede?

bi r enerji olduğu kesin...telefonun yemeğe düşüp bozulması.
Bazı numaraların silinmesi.
onun numarasının en üste kayması.
aldıgım iphone'un ayarlarından anlamadıgım için yetkili cocuktan yardım istemem.
mesaj gönderme denemesi yaparken listenin en üstünde bulunan onun ismine tek harflik bir mesajın yanlıslıkla gitmesi.
kardesimle asktan ve yalnızlıktan dem vurarak konustugum bir anda ve onu bolca andıgımız bir zamanda, tüm gün değil de o anda ondan bir mesaj gelmesi...
bakalım bu kez, bu bir işaret mi bunu göreceğim.
set up olmadan, kimseler bizi bir araya getirmeye calısmadan, rastlantılar sonucu haberleşmenin ardından yapılan bir plan.
bu kez önyargılarımı bir kenara bırakacagım. bu kez daha kendi halimde olacagım ki bu kez onun da daha rahat olmasına calısacagım.
bu kez bu adama daha farklı daha yalın bir gözle bakmaya çalışacagım...
bu "o" olabilir mi, bir kez daha farklı bir gözle görmeye çabalayacagım...
bugün bir arkadaşımın dediği gibi "kötünün iyisi diye de olmasın"...
tabi ki olmasın...
ben allah'a her gün aynı sey için yakarıyorum. en salim kafamla da en sarhos kafamla da aynı seyi diliyorum: Tanrım lütfen aşık olayım, ayaklarım yerden kesilsin, içimi titretecek bir aşkla yaşayayım ilişkimi...
"aşk" benim bu sıralarda istediğim tek şey...
Yalnızlığı aşkla kesecek, bitirecek bir adam benim beklediğim...
nerede, ne zaman işte bunu göreceğiz...
ama çok geç olmasın nolur...
fenalardayım!

27 Şubat 2010 Cumartesi

kalleş

kim der ki o harika event'ten cıkıp eve gelip aglayacagım bir basıma...
gün boyu güç gösterisi yaparak olmuyor işte..
birkaç arkadasını görmek, adını anmak, artık umursamıyorum derken inatla, yine de derinden sarsıyor seni ve eve gelince koyveriyorsun...
"Artık yalnız olmak istemiyorum" nidaları ile aglıyorum..
"Her yerini özledim diyorum, şekilsiz kulaklarını, gülerken yana kıvrılan dudaklarını, hafif yassı ama sırtı yumusacık burnunu, dokunmanı, bakmanı, dalga geçmeni, konusurken ya da gülerkenki gevrek ses tonunu, küçükçe dişlerini ve bence çook güzel olan bakışlarını özlüyorum kahrolası...
Bu yaptıgın kalleşlik değil de nedir?
piç gibi bıraktın gittin...daha doyamadan, tam tadına varamadan...
daha fazla alıstırıp adilik yapmayayım da demiş olabilirsin, bir kuru ....a da gitmiş olabilirsin...
içindeki sebebi ne bilmiyorum ama kalleşsin sen...
işte bunu biliyorum!

16 Şubat 2010 Salı

bitik tükenik

işte ben.
Gülüşüm yalan, eğlendiğim yalan, işimden zevk aldığım yalan, şu sıralar hayattan zevk aldığım yalan...
Tüketmişim içimde biriken, harlanan duyguları, dondurmuşum gözyaşlarını
Beynim donmuş, bedenim donmuş, herşey beklemede.
Hayatı beklemeye almışım sanki bir tuşa basıp
Her zamanki rutinimde yaşayıp, isyan ediyor görünsem de, değişikliklerin geleceğini bekleyip duruyor ama doğru dürüst bir adım bile atmıyorum
Yaptıgım herseyden sıkılıyorum
işten sıkılıyorum
uyanamıyorum
insanları yönetmekten, laf anlatmaktan sıkılıyorum,
Evet bundan eminim, insan yönetmeyi sev-mi-yo-rum,
dolayısıyla bu aptal kurumsal iş hayatından ölesiye sıkılıyorum
aylardır istediğim şarap kursuna gitmek için popomu bi türlü kaldıramıyorum, üşeniyorum,
sıkılıyorum, ve bunu yapamadıgım için de kendime sıkılıyorum
Hayatımı dolduracak "O"nu beklemekten sıkılıyorum
fotoğraf çekmeyi sürekli ertelediğim için sıkılıyorum
daha yeni bir lens alıp bir kez bile elimi sürememiş olma durumundan sıkılıyorum
2 ay düzenli gidip, tam da sevmeye ve vücudum da süper tepkiler vermeye başlamışken gerizekalı iş yogunlugu yüzünden yogaya ve diger o bu derslere, yine ara vermek zorunda kalmaktan,
uykusuzluk çekmekten,
gözlerimin altında ilk yorgun çizgileri görüp de şaşırma durumundan da sıkılıyorum
aylardır yazamadıgımdan
açık açık isyan edemeyip hep gülen bir yüzle,maskeyle dolaşmaktan
herkese ve herseye hak vermekten
herkesin kendine göre bir bakış açısı oldugunu görüp, hak verip, gerçekten hangisinin daha haklı olduguna karar dahi verememe durumlarından
sı-kı-lı-yo-rum!

Ne yapayım bilmiyorum !
ufffff