12 Ağustos 2009 Çarşamba

Mutfak robotundan hallice...

En son 17 milyon civarında kalmıştık...
17 milyon farklı hayat ve hepsi aynı şehrin sınırları içinde...
Hepsi dünyanın en nadide şehirlerinden birinde yaşadığı için şanslı...Kimi daha şanslı,gözünü her gün boğaza açıyor, kimi daha az, henüz denizi bile görmemiş, içine iyot kokusunu çekmemiş...

Bir de arada olanlar var, her gün boğaza nazır uyanmıyor ama her fırsatta da, boğazın kıyısında soluğu alabiliyor.
İşte bu arada olanların Avrupa yakasında yaşayanlarından, belli bir kesimi kendilerine Bebek'i mesken tutuyorlar.
Her haftasonu sabahtan akşama, her haftaiçi genellikle öğleden sonralarından gece yarısına kadar, Bebek'in birbirinden muhteşem kafe ve restoranlarında güzel vakit geçiriyorlar, güzel vakit geçirebilmek için restoranlarda kuyruk bekliyor, kafelerde belki denizi dahi göremeseler de sırf popüler oldugu için saatlerce oturuyorlar...
Peki bu insanlardan bir Allah'ın kulu da ezber bozan bir harekette bulunmaz mı diye bakıyorsun, ı ıh, yok...

Haftanın her günü sabah 07:00 itibari ile Bebek'in en muhteşem manzarasına sahip cafesi, Caffe Nero kapılarını müşterilerine açıyor..

Arada bir İstanbul'a gözümü açmak için buraya geliyorum. Teras'ında oturup, ışıldayan pırıl pırıl denize, hafif hafif dans eden teknelere, bir gün üzerinde boğazı geçmeyi hayal ettiğim kuru yük gemileri, tankerler, RO-RO'lara bakıyor, kahvemi yudumluyor, ipod'um kulagımda, yüzümde salak bi gülümseme ile birşeyler yazıyorum, eğer gözümü boğazdan ayırabilirsem...

İşte belki de dünyanın en muhteşem güne merhaba deme yollarından birisini, henüz emekli olmuş teyzeler, spor yapan amcalar, ya da Bebek yakınlarında oturan sabah sporunu yapmış genç annelerden başka keşfetmiş bir Allah'ın kulu daha yok...

Yahu, ben de çalışıyorum, hem de en alasından eşşek gibi çalışıp yoruluyorum, uykusuz kalıyorum ama bu bir sabah sadece 1 saatçik erken uyanıp, o rutininden sıyrılıp hayatta neler istediğini, nerede oldugunu düşünmek için, gözünün önünde ne güzellikler oldugunu görmek için ufacık bir mola yaratmama engel olmuyor...ve biliyor musunuz, beni günlerce motive tutuyor...

Bunu pek çok kez test ettim. 17 milyonluk, pek çok ülkeyi katlayıp cebinden cıkartacak, dev bir şehrin çarkında, dişlilerden biri olmayı öylesine kabullenmişsiniz ki ne yazık ki, bir sabah da elinizin altında, gözünüzün önündeki güzelliği değerlendirmek aklınıza gelmiyor, bu milyonlardan birinin dahi aklına gelmiyor...

Gerçekten enteresan!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder