25 Ekim 2009 Pazar

Gözyaşı,özyaşı...

Bir ders daha aldım, demek ki bu da yasanacakmış...

Ama bakma sen benim su anda bu kadar olgun durduguma, birkaç gündür hiç gözyaşı dökmeyişime...

Anlayamadım günlerce ne oldugunu..Neden oldugunu, bunu nasıl yaptıgını anlayamadım.

Suratına vurulunca, açık açık söylenince, aldıgım cevaplar ve ardından gelen tutarsızlık hiç görmediğim türdendi...
içimden geçeni, herşeyiyle söyleyip, "bu böyle olmaz" dedikten sonra, neden hala saklıyorsun kendini güzel arkadasım, güzel kardeşim?
Neden?
Açık, apaçık olman için bundan uygun ortam mı var? Hayır.
Ama yok, bundan sonra ne olacak dediğinde, söylediklerin, giderken vicdan azabı çektiği her halinden belli ifaden ve o son hareketin neydi peki, madem sen de olmayacagına, değişemeyeceğine inanıyorsan?
Neden dürüst, neden cesaretli değilsin?

Neyse, ben neler oldugunu anlayıp sindirene kadar, benden cok şey gitti o günlerde, kabullenemedim ama yine bir Cafe Nero sonrası günde harika bir müzik eşliğinde arabamda aydınlandım bu kez de...bundan aylar önce yaşadığımın bir benzerini...

Fuck off! dedim kendime...
Kaybettiğini, geri gelmemecesine bittiğini biliyor ve o yansın, ben değil daha fazla..
onun da söylediği gibi, olması gerekenden fazla adım attım, ve fazla değer gördü zaten ama bitti.

Acı da büyütüyor insanı, gözyaşı da...
Gözyaşı insanın özünün yaşı oluyor, süzülüyor dışarı böyle zamanlarda.
Ve hep de bir başına kaldıgında...

Ama bu da geçecek, yaralar kapanacak, güzellikler olacak vakti geldiğinde hayatımda...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder